Portekiz tarihi, bugünkü Portekiz Cumhuriyeti topraklarının tarih öncesi dönemlerden günümüze kadar uzanan tarihini kapsar.
Portekiz'in adı Douro ve Minho nehirleri arasındaki bölgeye verilen Terra Portucallis adından gelmektedir. Portucallis, Latince Portas (liman) ve Calle (kale) birleşiminden meydana gelir. İber yarımadasına ilk çağlarda Keltler ve Lusitanyalılar gibi çeşitli kavimler yerleşmiştir. Daha sonra Fenikelilerin ve Kartacalıların da işgaline uğrayan yarımada MÖ 1. yüzyılda Roma İmparatorluğu'nun bir parçası oldu. MÖ 138 yılında Romalılar günümüzde Portekiz'in kurulu bulunduğu bölgeyi Roma İmparatorluğu'nun Lusitania eyaleti haline getirdiler. Roma İmparatorluğu yıkıldıktan sonra İber yarımadası çeşitli Cermen kavimlerinin saldırılarına uğradı. Bölgeyi önce Vandallar ve Süevler, 5.-8. yüzyıl arasında da Vizigotlar egemenlikleri altına aldılar.
711 yılında İber yarımadası Kuzey Afrika yoluyla gelen Müslümanların eline geçti. 756-1031 yılları arasında Portekiz Endülüs Emevi Devleti'nin bir parçasıydı. Emeviler döneminde Portekiz gelişti ve zenginleşti. Lizbon kenti Hristiyan, Müslüman ve Yahudilerin birlikte refah içinde yaşadığı bir kent haline geldi. Kentin günümüzde Portekizce’de "Lizşboa" olarak telaffuz edilen adı büyük olasılıkla Arapça adı olan el-Uşbuna’dan gelmektedir. Endülüs Emevi devleti 11. yüzyılda parçalanınca bölgede irili ufaklı Tavaif-ül Mülk beylikleri kuruldu. İber yarımadasının kuzeyindeki Hristiyan krallıklar 11. yüzyılda Reconquista (tekrar fetih) çabalarını hızlandırarak Portekiz topraklarını ele geçirdiler.
Portekiz bir ülke olarak ilk defa 5 Ekim 1143’te Kastilya ve Leon kralı VII. Alfonso’nun Portekiz Kontluğu’nun bağımsızlığını tanıması ve I. Afonso’yu Portekiz Kralı olarak kabul etmesiyle bağımsız bir ülke olarak kuruldu. Portekiz'i günümüzdeki topraklarının yarısı kadar bir alanda kurduktan sonra Afonso ve kendisinden sonra gelen krallar Hristiyan tarikatlarının askerî desteğiyle Endülüslüler’den daha fazla toprak koparabilmek için sürekli güneye doğru ilerlediler. 1147 yılında I. Afonso önderliğinde Fransız, İngiliz, Alman ve Portekiz şövalyelerinden oluşan bir grup Lizbon’u kuşattı ve şehri Endülüslülerin elinden aldı. Bu sırada, şehirde yaşayan tüm dinlerden insanların bir bölümünün katledildiğine inanılır ve kent kesin bir şekilde Müslümanların elinden çıkarak Hristiyanların egemenliğine girdi.1 Portekizliler 1249 yılında Algarve’nin güney kıyılarına ulaştıktan sonra Portekiz Reconquistası tamamlanmış oldu.
1383 yılında erkek vâris bırakmadan ölen Portekiz Kralı’nın kızıyla evli olan Kastilya Kralı Portekiz tahtında hak iddia edince ortaya çıkan halk ayaklanması 1383-1385 Krizi’ne yol açtı. Sonradan I. João olarak Portekiz tahtına geçen Avizli João ve general Nuno Álvares Pereira yönetimindeki bir kısım soyludan ve halktan oluşan birlikler Aljubarrota Savaşı’nda Kastilya birliklerini yendi. Bu savaş hâlâ komşu İspanya ile olan bağımsızlık mücadelesinin bir sembolü olarak görülmekte ve Portekiz tarihinin en ünlü savaşı olarak değerlendirilmektedir. 1373 yılında İngiltere ile yapılan ittifak günümüzde de devam etmekte ve muhtemelen tarihin en uzun ittifakı sayılmaktadır. Bu ittifakı izleyen yıllarda Portekiz Dünya’nın keşfi için öncülük yapmış ve Keşif Çağı ‘nı başlatmıştır. Kral I. João’nun oğlu Prens Infante Henrique o Navegador (Denizci Henrique), bu çağın başlangıcında büyük rol oynamış ve keşif gezilerinin ana destekleyicisi olmuştur.
1415 yılında bir Portekiz filosunun Kuzey Afrika’daki zengin ticaret merkezi Ceuta’yı ele geçirmesiyle Portekiz İmparatorluğu başlamıştır. Bunu 15. yüzyıl boyunca Atlas Okyanusu’ndaki ilk keşifler izlemiş, Azorlar ve Madeira’nın keşfiyle ilk sömürgecilik hareketleri başlamıştır. Portekizliler 7 Haziran 1494 tarihinde İspanya'yla Tordesillas Antlaşması'nı imzalayarak Avrupa’nın haricindeki dünyayı Portekiz ve İspanya’ya ait iki imtiyazlı bölgeye ayıran bir anlaşmaya vardılar. Cabo Verde Adaları’nı başlangıç noktası alarak, bu noktanın 370 fersah (1550 km) batısında Kuzey-Güney meridyeni çizildi. Sınırın batısında kalan keşfedilmiş ve keşfedilecek bütün bölgeler İspanya’ya aitti. Sınırın doğusunda kalan keşfedilmiş ve keşfedilecek bütün bölgeler ise Portekiz’e aitti. İspanya antlaşmayı 2 Temmuz 1494'te, Portekiz 5 Eylül 1494'te onayladı.
1498 yılında Vasco da Gama deniz yoluyla Hindistan’a ulaştı ve günümüzün onda biri olan bir milyon nüfusa sahip Portekiz için refah dönemi başladı. 1500 yılında Brezilya’ya ayak basan Pedro Álvares Cabral burayı Portekiz topraklarına kattı. On yıl sonra Afonso de Albuquerque, Hindistan’daki Goa’yı, Basra Körfezi’ndeki Hürmüz’ü ve günümüz Malezya’sındaki Malakka’yı isgal etti. Dolayısıyla Portekiz İmparatorluğu Hint Okyanusu ve Güney Atlas Okyanusu’ndaki ticaret yollarının egemenliğini eline geçirdi.
1580 yılından 1640 yılına kadar Portekiz’in bağımsızlığı bir süre sekteye uğradı. Fas’taki bir savaş sırasında ölen Portekiz Kralı I. Sebastião ardında erkek vâris bırakmayınca İspanya Kralı II. Felipe taht üzerinde hak iddia etti ve Portekiz Kralı I. Filipe olarak tahta geçti. Ancak bundan hoşnut kalmayan Portekiz soylularının desteğiyle ayaklanma başlatan IV. João 1640 yılında kral ilan edilerek Bragança hanedanını başlattı. Aynı dönemde Büyük Britanya ve Hollanda, Portekiz İmparatorluğu’nun denizaşırı topraklarını ele geçirmek için saldırmaktaydı ve Portekiz özellikle 1822’de Brezilya’nın bağımsızlığını kazanmasıyla birlikte, 20. yüzyıla kadar sürecek olan bir çöküş dönemine girdi.
5 Ekim 1910 tarihindeki cumhuriyetçi devrim Portekiz monarşisini ortadan kaldırdı. Ama devam eden kaos ortamı ve I. Dünya Savaşı’na askerî katılımın artırdığı önemli ekonomik problemler 28 Mayıs 1926'daki askerî darbeye neden oldu. Bu darbe sonucunda António de Oliveira Salazar ekonomik dengeyi ve toplumsal düzeni sağlayarak 1933 yılına kadar sürecek olan sağ eğilimli askerî diktatörlük tarafından başa getirildi. Gelenekçi otoriter bir rejim olan ve faşizme yakınlığıyla tanınan Estado Novo (Yeni Devlet) yeni bir anayasanın kabulüyle Salazar tarafından kuruldu.
II. Dünya Savaşı’nda İttifak Devletleri’ne yaptığı yardımlar nedeniyle bu rejim ayakta kalmaya devam etti. 1961 yılında Angola’da, 1963 yılında Portekiz Ginesi’nde ve 1964 yılında Mozambik’te başlayan bağımsızlık hareketleri Portekiz Sömürge Savaşları’na yol açarak yönetimdeki rejimi zayıflattı. 1968 yılında Salazar yönetimden ayrıldı ve yerine Marcelo Caetano geçti. 25 Nisan 1974 tarihinde Karanfil Devrimi adı verilen kansız bir solcu askerî darbe Afrika sömürgelerine bağımsızlıklarını verdiği gibi günümüzün demokratik rejiminin kurulmasına da önayak oldu. Avrupa Birliği’ne tam üyeliğe 1986 yılında kabul edilen Portekiz 1999 yılında da Euro para birimini kullanmaya başladı.
Orijinal kaynak: portekiz tarihi. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page